
Ara
Knowledge
Example
His knowledge of history allowed him to provide insightful explanations during the discussion.
Tarih bilgisi, tartışma sırasında içgörü dolu açıklamalar yapmasına olanak tanıdı.
Her knowledge of physics helped her solve complex problems in her research.
Fizik konusundaki tecrübesi, araştırmasındaki karmaşık problemleri çözmesine yardımcı oldu.
word family
know
Verb
knowledge
Noun
knowledgeable
Adjective
knowledgeable
Adjective

Yakın Kelimeler