Junk
01
hurdalar
things that are considered useless, worthless, or of little value, often discarded or thrown away
Örnekler
He cleaned out the garage and found old junk that he had n’t used in years.
Garajı temizledi ve yıllardır kullanmadığı eski çöpleri buldu.
The attic was filled with boxes of junk, including broken furniture and old clothes.
Tavan arası, kırık mobilyalar ve eski kıyafetler de dahil olmak üzere hurda dolu kutularla doluydu.
02
jonk, Çin yelkenli teknesi
any of various Chinese boats with a high poop and lugsails
to junk
01
ıskartaya çıkarmak
to get rid of something no longer useful or valuable
Örnekler
He junked his broken laptop after years of use.
Yıllarca kullanımın ardından bozuk dizüstü bilgisayarını attı.
They decided to junk the old furniture.
Eski mobilyaları atmayı kararlaştırdılar.



























