internally
01
içten
in a way that is related to things happening or existing inside of a specific thing or being
Örnekler
The company is restructuring internally to improve efficiency and workflow.
Şirket, verimliliği ve iş akışını iyileştirmek için dahili olarak yeniden yapılanıyor.
The organization is addressing conflicts internally before involving external mediators.
Organizasyon, harici arabulucuları dahil etmeden önce çatışmaları dahili olarak ele alıyor.
02
içten, içsel olarak
used to refer to physical conditions, sensations, or processes happening inside the body
Örnekler
The doctor suspected he might be injured internally after the accident.
Doktor, kazadan sonra içten yaralanmış olabileceğinden şüphelendi.
She was bruised externally but also hurt internally from the impact.
Dışarıdan morarmıştı ama aynı zamanda etkiden dolayı içten de yaralanmıştı.
Örnekler
She kept calm during the meeting, though she was raging internally.
Toplantı sırasında sakin kaldı, ancak içten içe öfkeyle doluydu.
He cringed internally when he realized his mistake during the presentation.
Sunum sırasında hatasını fark ettiğinde içten içe cringe oldu.
Leksikal Ağaç
internally
internal
intern



























