Ara
to interfere
01
müdahele etmek, karışmak
to disrupt the normal continuation or proper execution of a process or activity
Transitive: to interfere with sth
Example
The sudden rainstorm threatened to interfere with the outdoor wedding ceremony.
Ani yağmur fırtınası açık hava düğün törenine müdahele etmekle tehdit etti.
Electromagnetic signals from nearby devices can interfere with the performance of electronic equipment.
Yakındaki cihazlardan gelen elektromanyetik sinyaller, elektronik ekipmanın performansına müdahele edebilir.
02
müdahale etmek
to take part or get involved in something when it is not necessary or without invitation, in a way that is annoying to others
Transitive: to interfere in sth | to interfere with sth
Example
As a neutral party, the mediator refrained from trying to interfere in the personal matters of the disputing parties.
Tarafsız bir taraf olarak, arabulucu taraflar arasındaki kişisel meselelere müdahale etmekten kaçındı.
Parents were advised not to interfere excessively in their children's extracurricular activities.
Ebeveynlere, çocuklarının ders dışı etkinliklerine fazla müdahale etmemeleri konusunda tavsiye verildi.
Yakın Kelimeler
