Insularity
01
tecrit, dışa kapalılık
lack of contact, interaction, or openness with other people or cultures, often leading to narrowness of view
Örnekler
The insularity of the small town made visitors feel unwelcome.
Küçük kasabanın içe kapanıklığı, ziyaretçilerin istenmemiş hissetmesine neden oluyordu.
Years of political isolation led to the country 's cultural insularity.
Yıllarca süren siyasi izolasyon, ülkenin kültürel içine kapanıklığına yol açtı.
02
adalılık, ada benzeri izolasyon
the condition of being an island or having island-like separation from surrounding areas
Örnekler
The insularity of the remote archipelago made it difficult to access.
Uzak takımadanın yalıtılmışlığı erişimi zorlaştırıyordu.
He mapped the insularity of the territory during his expedition.
O, seferi sırasında bölgenin yalıtılmışlığını haritaladı.



























