indiscriminately
01
ayırt etmeksizin, gelişigüzel
in a random or unselective way, without planning, care, or concern for consequences
Örnekler
The bombs fell indiscriminately, hitting homes, schools, and hospitals alike.
Bombalar ayırt etmeksizin düştü, evleri, okulları ve hastaneleri vurdu.
Protesters were indiscriminately arrested during the demonstration.
Gösteri sırasında protestocular rastgele gözaltına alındı.
1.1
ayırt etmeksizin, seçmeden
in a way that shows no concern for appropriateness, quality, or relevance
Örnekler
He indiscriminately accepted every friend request on social media.
Sosyal medyada gelen her arkadaşlık isteğini seçmeden kabul etti.
They indiscriminately bought items online without checking prices or reviews.
Fiyatları veya yorumları kontrol etmeden çevrimiçi olarak gelişigüzel ürünler satın aldılar.
Leksikal Ağaç
indiscriminately
indiscriminate
discriminate



























