Incapacity
01
iş görememezlik
the inability or limitation to perform physical tasks or activities due to physical disabilities, injuries, or impairments
Örnekler
The construction worker 's incapacity to lift heavy objects prevented him from performing certain tasks on the job site.
İnşaat işçisinin ağır nesneleri kaldırma yetersizliği, iş yerinde belirli görevleri yerine getirmesini engelledi.
Her physical incapacity limited her ability to participate in certain sports and activities.
Onun fiziksel yetersizliği, belirli sporlara ve etkinliklere katılma yeteneğini sınırladı.
02
yeteneksizlik
the lack of intellectual or mental power to do something
Örnekler
The student 's learning disabilities resulted in an incapacity to grasp mathematical concepts and required additional support in the classroom.
Öğrencinin öğrenme güçlükleri, matematiksel kavramları kavramada bir yetersizlik ile sonuçlandı ve sınıfta ek destek gerektirdi.
The patient 's cognitive decline resulted in an incapacity to manage their financial affairs and make sound financial decisions.
Hastanın bilişsel gerilemesi, finansal işlerini yönetme ve sağlam finansal kararlar alma yetersizliği ile sonuçlandı.
03
güçsüzlük
the state of being physically or mentally unable to do one's work or to manage one's affairs
Leksikal Ağaç
incapacity
capacity



























