immoveable
01
hareket etmeyen, değişmez
fixed in an unchangeable position
Örnekler
The boulder was so heavy it seemed immovable, even with a bulldozer.
The statue was bolted to an immovable base to prevent theft.
Heykel, hırsızlığı önlemek için hareketsiz bir tabana cıvatalanmıştı.
02
inatçı, sabit fikirli
stubbornly refusing to change one's opinion or decision, no matter the pressure or arguments
Örnekler
Despite the evidence, he remained immovable in his belief that the Earth is flat.
Kanıtlara rağmen, Dünya'nın düz olduğu inancında değişmez kaldı.
The judge was immovable, no plea could reduce the sentence.
Yargıç değişmez idi, hiçbir yalvarma cezayı azaltamazdı.
Leksikal Ağaç
immoveable
moveable
move
