High roller
01
har vurup harman savuran kişi
someone that spends money in an extravagant way
Dialect
American
Örnekler
Mike lived the life of a high roller, staying at the finest hotels and dining at Michelin-starred restaurants.
Mike, en lüks otellerde konaklayıp Michelin yıldızlı restoranlarda yemek yiyerek bir büyük kumarbaz hayatı yaşadı.
She acted like a high roller during her shopping spree, purchasing designer clothes and expensive jewelry.
Alışveriş çılgınlığı sırasında büyük harcamacı gibi davrandı, tasarımcı kıyafetler ve pahalı takılar satın aldı.
02
yüksek bahis oynayan kumarcı
a person who bets on very large sums of money in casinos
Dialect
American
Örnekler
The renowned high roller placed a million-dollar bet on the roulette table, drawing a crowd of onlookers.
Ünlü high roller, rulet masasına bir milyon dolarlık bahis oynayarak bir izleyici kalabalığını çekti.
Known as a high roller in the poker world, he frequently wagered tens of thousands of dollars in high-stakes games.
Poker dünyasında büyük bahisçi olarak bilinen o, yüksek bahisli oyunlarda sık sık on binlerce dolar bahis yapardı.



























