anxiously
01
endişeyle, kaygıyla
with feelings of worry, nervousness, or unease
Örnekler
She glanced anxiously at the clock, dreading she'd be late for the meeting.
Toplantıya geç kalacağından korkarak saate endişeyle baktı.
They watched anxiously as the storm clouds gathered.
Fırtına bulutları toplanırken endişeyle izlediler.
Örnekler
We stood anxiously at the gate, waiting for the train to arrive.
Trenin gelmesini beklerken, endişeyle kapıda durduk.
She checked her phone anxiously for a message from her friend.
Arkadaşından bir mesaj için telefonunu endişeyle kontrol etti.
Leksikal Ağaç
anxiously
anxious
anx
