Anticipation
01
beklenti
something expected (as on the basis of a norm)
02
beklenti, umut
an expectation
03
beklenti, tahmin
the action of predicting something to happen in the future
Örnekler
The team 's anticipation of their competitor's strategy allowed them to adjust their game plan effectively.
Takımın rakiplerinin stratejisini öngörmesi, oyun planlarını etkili bir şekilde ayarlamalarını sağladı.
His anticipation of the stock market trends allowed him to make profitable investments.
Borsa trendlerini öngörme yeteneği, kârlı yatırımlar yapmasını sağladı.
04
beklenti, heyecan
the act of looking forward to or expecting something with excitement and eagerness
Örnekler
The children 's faces were filled with anticipation as they waited for the curtain to rise on the school play.
Çocukların yüzleri, okul oyununun perdesinin açılmasını beklerken heyecan doluydu.
Her heart raced in anticipation of the job interview, hoping for a positive outcome.
İş görüşmesinin heyecanıyla kalbi beklenti içinde hızla çarpıyor, olumlu bir sonuç umuyordu.
