to gobble up
[phrase form: gobble]
01
çabuk yiyip bitirmek
to eat something quickly and greedily, often with little regard to manners or etiquette
Örnekler
He gobbled up the pizza like he had n't eaten in days.
O, günlerdir yemek yememiş gibi pizzayı yutuverdi.
She loves chocolate so much that she gobbles up every chocolate bar in the house.
Çikolatayı o kadar çok seviyor ki evdeki her çikolata barını mideye indiriyor.
02
tüketmek, hızla harcamak
to quickly and extensively use resources, particularly money
Örnekler
The extravagant wedding ceremony gobbled up their savings.
Gösterişli düğün töreni, birikimlerini yutuverdi.
The renovation project gobbled most of the company's budget up.
Yenileme projesi, şirket bütçesinin büyük bir kısmını tüketti.
03
yutmak, hızlıca tüketmek
to rapidly and eagerly consume or acquire something other than food
Örnekler
The enthusiastic readers gobble up every new novel by their favorite author.
Coşkulu okuyucular, en sevdikleri yazarın her yeni romanını yutarcasına okurlar.
The real estate investors gobbled up all available properties in the area, driving up prices.
Emlak yatırımcıları, bölgedeki tüm mevcut mülkleri yutarak fiyatları yükseltti.
