given
01
belirli
stated or specified; acknowledged or supposed
Örnekler
The given deadline for the project is next Friday.
Proje için verilen son teslim tarihi önümüzdeki Cuma.
His decision was based on the given information at the time.
Kararı, o zaman verilen bilgilere dayanıyordu.
02
eğilimli, yatkın
(usually followed by `to') naturally disposed toward
Given
01
veri, varsayım
an assumption that is taken for granted
given
01
verilen, göz önünde bulundurularak
used to indicate that something is provided or accepted as a basis for a particular situation or argument
Örnekler
Given the weather conditions, it would be wise to bring an umbrella.
Hava koşulları göz önüne alındığında, bir şemsiye getirmek akıllıca olur.
The project 's success is uncertain, given the limited resources available.
Projenin başarısı belirsizdir, verilen sınırlı kaynaklar göz önüne alındığında.
Leksikal Ağaç
givenness
given
give
