to get together
[phrase form: get]
01
bir araya gelmek
to meet up with someone in order to cooperate or socialize
Intransitive
Örnekler
We should get together to discuss the project's details.
Projenin detaylarını tartışmak için bir araya gelmeliyiz.
Let's get together for lunch next week and catch up.
Haftaya öğle yemeği için bir araya gelelim ve hasret giderelim.
02
katılmak, üye olmak
to join or become a member of a group or organization
Intransitive: to get together with a group or organization
Örnekler
He decided to get together with the local club for birdwatching.
Kuş gözlemciliği için yerel kulübe katılmaya karar verdi.
Many students want to get together with the student council.
Birçok öğrenci öğrenci konseyiyle bir araya gelmek istiyor.
03
bir araya gelmek, çıkmaya başlamak
to begin a romantic relationship or start dating someone
Intransitive
Örnekler
They finally got together after years of being just friends.
Yıllarca sadece arkadaş olduktan sonra nihayet bir araya geldiler.
After months of flirting, they decided to get together officially.
Aylarca flört ettikten sonra resmi olarak bir araya gelmeye karar verdiler.
04
bir araya gelmek, iş birliği yapmak
to collaborate or work collectively on a shared project or task
Intransitive
Örnekler
They got together to plan a surprise birthday party for their friend.
Arkadaşları için sürpriz bir doğum günü partisi planlamak üzere bir araya geldiler.
Getting together with experts can improve the quality of the project.
Uzmanlarla bir araya gelmek, projenin kalitesini artırabilir.
05
toplamak, bir araya getirmek
to gather people or things together
Transitive: to get together a group of people or things
Örnekler
We should get all the necessary materials together for the presentation.
Sunum için gerekli tüm malzemeleri bir araya getirmeliyiz.
We need to get all the team members together for the meeting.
Toplantı için tüm takım üyelerini bir araya getirmemiz gerekiyor.
Get together
01
buluşma, toplantı
a small informal social gathering
