footloose
01
başıboş, serbest
unconstrained and able to move about or act freely
Örnekler
As a freelancer, she enjoys a footloose lifestyle, traveling and working from anywhere.
Serbest çalışan biri olarak, her yerden seyahat ederek ve çalışarak bağımsız bir yaşam tarzının tadını çıkarıyor.
After retiring, he felt footloose, with no responsibilities tying him down.
Emekli olduktan sonra, kendisini hiçbir sorumluluğun bağlamadığı özgür hissetti.



























