explosive
01
patlayıcı
having the potential to cause sudden and violent release of energy or force
Örnekler
The explosive device was diffused by the bomb squad.
Patlayıcı cihaz bomba imha ekibi tarafından etkisiz hale getirildi.
The explosive eruption of the volcano sent ash and debris into the air.
Volkanın patlayıcı patlaması havaya kül ve enkaz gönderdi.
02
patlayıcı, kışkırtıcı
tending to provoke strong emotional reactions
Örnekler
His explosive comments during the meeting sparked a heated argument.
Toplantı sırasındaki patlayıcı yorumları hararetli bir tartışmaya yol açtı.
The debate became explosive when the topic of funding was raised.
03
patlayıcı, ani ve hızlı
characterized by a rapid and significant rise or growth
Örnekler
There was an explosive growth in the company's sales last quarter.
Şirketin satışlarında geçen çeyrekte patlayıcı bir büyüme yaşandı.
The city experienced an explosive rise in population over the past decade.
Şehir, son on yılda nüfusta patlayıcı bir artış yaşadı.
Explosive
01
patlayıcı madde
a substance that can cause a sudden and violent release of energy
Örnekler
The engineers safely transported the explosives to the demolition site.
Mühendisler patlayıcıları güvenli bir şekilde yıkım sahasına taşıdı.
Police found several explosives hidden in the abandoned building.
Polis, terk edilmiş binada saklanmış birkaç patlayıcı buldu.
Leksikal Ağaç
explosively
nonexplosive
explosive
explode
