to amaze
01
hayrette bırakmak
to greatly surprise someone
Transitive: to amaze sb
Örnekler
Her artistic talent never failed to amaze her friends.
Sanatsal yeteneği, arkadaşlarını hayrete düşürmekten asla vazgeçmedi.
The speed and efficiency of the new computer system amazed the employees.
Yeni bilgisayar sisteminin hızı ve verimliliği çalışanları hayrete düşürdü.
02
şaşırtmak, hayrete düşürmek
to cause confusion or puzzlement by being strange or difficult to understand
Transitive: to amaze sb
Örnekler
The intricate workings of the ancient clock amazed the engineers attempting to restore it.
Antik saatin karmaşık çalışma sistemi, onu restore etmeye çalışan mühendisleri hayrete düşürdü.
His sudden change in behavior amazed his friends, leaving them wondering about the cause.
Davranışındaki ani değişiklik arkadaşlarını şaşkına çevirdi, onları sebebini merak eder halde bıraktı.
Leksikal Ağaç
amazed
amazement
amazing
amaze
