edged
01
kenarlı, bordürlü
having a specified kind of border or edge
02
keskin, bilenmiş
having a sharp or well-defined cutting edge
Örnekler
The swordsman wielded a finely edged blade, its razor-sharp edge glinting in the sunlight as he prepared for battle.
Kılıç ustası, savaşa hazırlanırken, güneş ışığında parlayan jilet gibi keskin kenarlı bir bıçak kullanıyordu.
The edged sword gleamed in the torchlight, ready for battle against the encroaching darkness.
Keskin kılıç meşale ışığında parlıyordu, ilerleyen karanlığa karşı savaşa hazırdı.
03
keskin, incitici
(of speech) harsh or hurtful in tone or character



























