drowsy
drow
ˈdraʊ
drau
sy
zi
zi
British pronunciation
/dɹˈa‍ʊsi/

"drowsy"kelimesinin İngilizce tanımı ve anlamı

drowsy
01

uykulu

feeling very sleepy
drowsy definition and meaning
example
Örnekler
After a heavy lunch, she felt drowsy and struggled to keep her eyes open at her desk.
Ağır bir öğle yemeğinden sonra, uyuşuk hissetti ve masasında gözlerini açık tutmakta zorlandı.
The warm, dimly lit room made him feel drowsy, and he soon drifted off to sleep.
Sıcak, loş ışıklı oda onu uykulu hissettirdi ve kısa sürede uykuya daldı.
02

uykulu, sersemleşmiş

feeling disinterested
example
Örnekler
The long and monotonous lecture left the students feeling drowsy and unengaged.
Uzun ve monoton ders, öğrencileri uyuşuk ve ilgisiz hissettirdi.
The repetitive nature of the task made him drowsy, struggling to maintain focus.
Görevin tekrarlayan doğası onu uyuşuk hale getirdi, odaklanmayı sürdürmekte zorlanıyordu.

Leksikal Ağaç

drowsily
drowsiness
drowsy
drowse
App
LanGeek
Uygulamayı İndir
langeek application

Download Mobile App

stars

app store