dovetail
dove
ˈdʌv
dav
tail
ˌteɪl
teyl
British pronunciation
/dˈʌvte‍ɪl/

"dovetail"kelimesinin İngilizce tanımı ve anlamı

to dovetail
01

birbirine geçirmek

to fit together in a satisfactory or suitable way
Intransitive
example
Örnekler
The furniture pieces were chosen to dovetail with the room ’s overall decor and color scheme.
Mobilya parçaları, odanın genel dekoru ve renk şemasıyla uyum sağlaması için seçildi.
Her career goals dovetail with the opportunities offered by the new job position.
Kariyer hedefleri, yeni iş pozisyonunun sunduğu fırsatlarla mükemmel uyum sağlıyor.
1.1

uyum sağlamak, birbirine geçmek

to make things fit well with each other
Transitive
example
Örnekler
Their schedules dovetail perfectly, allowing them to collaborate on the project seamlessly.
Programları mükemmel bir şekilde örtüşüyor, proje üzerinde sorunsuz bir şekilde işbirliği yapmalarını sağlıyor.
The two departments ’ objectives dovetail, leading to a more integrated approach to problem-solving.
İki departmanın hedefleri birbirine uyum sağlar, bu da sorun çözmede daha entegre bir yaklaşıma yol açar.
Dovetail
01

kırlangıç kuyruğu, kırlangıç kuyruğu birleştirme

a mortise joint formed by interlocking tenons and mortises
LanGeek
Uygulamayı İndir
langeek application

Download Mobile App

stars

app store