Double take
01
bir durumun anlamını sonradan kavrama
the act of quickly looking at something or someone twice, usually due to surprise, confusion, or disbelief
Örnekler
When I saw my friend 's new, bright pink hair, I did a double take – it was such a dramatic change.
Arkadaşımın yeni, parlak pembe saçını gördüğümde, bir double take yaptım – bu kadar dramatik bir değişiklikti.
I had to do a double take when I spotted a giraffe walking down the city street.
Şehir sokaklarında yürüyen bir zürafayı gördüğümde bir double take yapmak zorunda kaldım.



























