Destination
01
varış yeri, gidilecek yer
the place where someone or something is headed
Örnekler
After a long day of hiking, reaching the mountaintop felt like a triumph and a well-deserved destination.
Uzun bir yürüyüş gününün ardından dağın zirvesine ulaşmak bir zafer ve hak edilmiş bir varış noktası gibi hissettirdi.
As a traveler, I enjoy exploring new destinations and immersing myself in different cultures.
Bir gezgin olarak, yeni varış noktalarını keşfetmekten ve farklı kültürlere dalıp gitmekten hoşlanırım.
1.1
varış noktası, hedef
the ultimate goal for which something is done
Örnekler
As an artist, her destination was to create a masterpiece that would leave a lasting impact on the art world.
Bir sanatçı olarak, onun varış noktası, sanat dünyasında kalıcı bir etki bırakacak bir başyapıt yaratmaktı.
Graduating from college was her ultimate destination after years of hard work and dedication.
Üniversiteden mezun olmak, yıllarca süren sıkı çalışma ve adanmışlıktan sonra onun nihai varış noktasıydı.
1.2
varış yeri, adres
written directions for finding some location; written on letters or packages that are to be delivered to that location
Leksikal Ağaç
predestination
destination



























