to depict
01
anlatmak
to describe a specific subject, scene, person, etc.
Transitive: to depict a scene or situation
Örnekler
The artist ’s work often depicts scenes from daily life in a vibrant style.
Sanatçının çalışmaları genellikle günlük yaşamdan sahneleri canlı bir tarzda tasvir eder.
The novel vividly depicts the struggles of a young immigrant family.
Roman, genç bir göçmen ailenin mücadelelerini canlı bir şekilde tasvir eder.
02
resmini çizmek
to represent or show something or someone by a work of art
Transitive: to depict a sight
Örnekler
The painting depicts a serene landscape, with rolling hills and a tranquil river winding through the valley.
Tablo, dalgalı tepeler ve vadiden dolanan dingin bir nehirle sakin bir manzarayı tasvir ediyor.
In the sculpture, the artist depicts a mother cradling her child, capturing the tenderness of maternal love.
Heykelde, sanatçı bir annenin çocuğunu kucağında tutuşunu tasvir eder, anne sevgisinin hassasiyetini yakalar.
Leksikal Ağaç
depicted
depicting
depiction
depict
