Degree
01
sıcaklığı gösteren derece
a unit of measurement for temperature, angles, or levels of intensity, such as Celsius degrees or a degree of pain
Örnekler
A right angle measures 90 degrees.
Bir dik açı 90 derece ölçer.
She experienced a high degree of stress during the exam.
Sınav sırasında yüksek derecede stres yaşadı.
02
üniversite diploması
the certificate that is given to university or college students upon successful completion of their course
Örnekler
After years of hard work and dedication, she finally received her bachelor 's degree in biology.
Yıllar süren sıkı çalışma ve adanmışlıktan sonra, nihayet biyoloji alanında lisans derecesini aldı.
He proudly displayed his master 's degree in engineering on the wall of his office.
Mühendislik alanındaki yüksek lisans derecesini ofisinin duvarında gururla sergiledi.
03
derece
a unit for measuring angles, shown by the symbol °
Örnekler
A degree is used to measure the size of angles in geometry.
Bir derece, geometride açıların boyutunu ölçmek için kullanılır.
An angle of 90 degrees is called a right angle.
90 derece açıya dik açı denir.
04
ayar, derece
a specific extent on a scale that represents the intensity, amount, or level of something
Örnekler
The degree of difficulty in the exam surprised the students.
Sınavın zorluk derecesi öğrencileri şaşırttı.
We measured the degree of change in the market trends.
Piyasa eğilimlerindeki değişimin derecesini ölçtük.
05
derece, seviye
a specific identifiable position in a continuum or series or especially in a process
06
derece, kuvvet
the highest power of a term or variable
07
derece, seviye
the seriousness of something (e.g., a burn or crime)
