alarmingly
Örnekler
The lights flickered alarmingly before the power cut out.
Işıklar, elektrik kesilmeden önce endişe verici bir şekilde titredi.
The patient began breathing alarmingly fast after the injection.
Hasta, enjeksiyondan sonra endişe verici bir şekilde hızlı nefes almaya başladı.
1.1
alarm verici şekilde, endişe verici derecede
to an extent that is dangerously high or low
Örnekler
The sea level has been rising alarmingly over the past decade.
Deniz seviyesi son on yılda endişe verici bir şekilde yükseliyor.
Crime in urban areas has increased alarmingly since last year.
Şehir bölgelerindeki suç oranı geçen yıldan beri alarm verici şekilde arttı.
1.2
alarm verici bir şekilde, endişe verici bir biçimde
used to express concern about a fact or situation
Örnekler
Alarmingly, the suggestion came from a leading scientist.
Endişe verici bir şekilde, öneri önde gelen bir bilim insanından geldi.
The author, alarmingly, dismisses all prior research on the topic.
Yazar, endişe verici bir şekilde, konuyla ilgili tüm önceki araştırmaları reddediyor.
Leksikal Ağaç
alarmingly
alarming
alarm



























