Crowd
01
izdiham
a large group of people gathered together in a particular place
Örnekler
The crowd erupted in cheers as the home team scored the first goal of the match.
Ev sahibi takım maçın ilk golünü atarken kalabalık tezahüratlarla coştu.
A large crowd gathered in the park for the annual music festival, eager to enjoy the performances.
Yıllık müzik festivali için parkta büyük bir kalabalık toplandı, performansların tadını çıkarmak için sabırsızlanıyordu.
02
grup, arkadaş
an informal body of friends
03
crwth, crowd
***a bowed lyre, a type of stringed instrument, associated particularly with Welsh music, now archaic but once widely played in Europe
to crowd
01
kalabalık yapmak, toplanmak
ruffs
02
toplamak, sıkıştırmak
cause to herd, drive, or crowd together
03
tıka basa doldurmak, taşmak
fill or occupy to the point of overflowing
04
toplanmak, bir araya gelmek
to gather together in large numbers
05
yaklaşmak, dokunmak
approach a certain age or speed
