coordinated
01
eşgüdümlü
being capable of using a set of muscles to perform a single task
Örnekler
The gymnast is highly coordinated, executing complex flips with ease.
Jimnastikçi oldukça koordineli, karmaşık taklaları kolaylıkla gerçekleştiriyor.
He 's not very coordinated when it comes to dancing.
Dans etmeye geldiğinde pek koordine değil.
02
koordineli
functioning as a unified unit, with various parts or elements working together harmoniously
Örnekler
The team's coordinated efforts resulted in a successful completion of the project ahead of schedule.
Ekibin koordine çabaları, projenin planlanandan önce başarılı bir şekilde tamamlanmasına yol açtı.
The dancers ' coordinated movements captivated the audience with their precision and grace.
Dansçıların koordine hareketleri, hassasiyetleri ve zarafetleriyle seyirciyi büyüledi.
03
koordine edilmiş, uyumlu
deliberately arranged to match in color, style, or design
Örnekler
She wore a coordinated outfit in shades of blue.
Mavi tonlarda koordine bir kıyafet giymişti.
The living room featured coordinated curtains and cushions.
Oturma odası, koordine edilmiş perdeler ve yastıklarla donatılmıştı.
Leksikal Ağaç
uncoordinated
coordinated
coordinate
ordinate
ordin



























