concentrated
01
yoğunlaşmış, dikkatli
paying intense attention or effort toward a specific task or activity
Örnekler
The artist worked in a concentrated manner, devoting all attention to perfecting each brushstroke.
Sanatçı, her fırça darbesini mükemmelleştirmek için tüm dikkatini vererek yoğun bir şekilde çalıştı.
She studied in a concentrated fashion, blocking out distractions to absorb the material effectively.
O, materyali etkili bir şekilde özümsemek için dikkat dağıtıcı şeyleri engelleyerek yoğun bir şekilde çalıştı.
02
yoğun, toplanmış
gathered together or made less diffuse
03
yoğun
of or relating to a solution whose dilution has been reduced
04
yoğunlaştırılmış, odaklanmış
(of light) transmitted directly from a pointed light source
05
yoğun, doymuş
being the most concentrated solution possible at a given temperature; unable to dissolve still more of a substance
Leksikal Ağaç
concentrated
concentrate
concentre
