Collectible
01
koleksiyon parçası, koleksiyon eşyası
an item that is valued and sought after by collectors, often because of rarity or special significance
Örnekler
The rare baseball card is considered a collectible.
Nadir beyzbol kartı, bir koleksiyon parçası olarak kabul edilir.
She found a collectible at the flea market worth a lot of money.
Bit pazarında çok para değerinde bir koleksiyon parçası buldu.
collectible
01
tahsil edilebilir, alınabilir
able to be collected or received, especially referring to payments or debts that are due
Örnekler
The company sent a collectible bill for the outstanding services.
Şirket, ödenmemiş hizmetler için tahsil edilebilir bir fatura gönderdi.
He received a collectible notice for the overdue taxes.
Gecikmiş vergiler için tahsil edilebilir bir uyarı aldı.
02
koleksiyonluk, koleksiyon değeri olan
valued by collectors and considered suitable for a collection
Örnekler
The rare coins are highly collectible due to their historical significance.
Nadir paralar, tarihi önemleri nedeniyle oldukça koleksiyonluk.
She has a collection of collectible action figures from the 90s.
Onun 90'lardan kalma koleksiyonluk aksiyon figürleri koleksiyonu var.
