Class
01
sınıf
students as a whole that are taught together
Örnekler
The teacher greeted the class as they entered the classroom, ready to begin the day's lesson.
Öğretmen, günün dersine başlamaya hazır olarak sınıfa girdiklerinde sınıfı selamladı.
The class participated eagerly in the group discussion, sharing their diverse perspectives on the topic.
Sınıf, konu hakkındaki çeşitli bakış açılarını paylaşarak grup tartışmasına hevesle katıldı.
02
sınıf
a group of people, services, objects, etc. categorized based on shared qualities or attributes
03
tür
(biology) a taxonomic category ranking between a division and an order
04
toplumsal sınıf
a group of people having the same economic or social status in a particular society
05
ders
education or instruction provided in a series of lessons or meetings, often held regularly
Örnekler
They scheduled a review session after class to help students prepare for the exam.
Öğrencilerin sınava hazırlanmalarına yardımcı olmak için ders sonrası bir gözden geçirme oturumu planladılar.
He was excited to attend the class on advanced mathematics this semester.
Bu dönem ileri matematik dersine katılmaktan heyecan duyuyordu.
06
sınıf, zarafet
elegance in dress or behavior
07
mezuniyet, sınıf
a body of students who graduate together
08
sınıf, kategori
a collection of things sharing a common attribute
to class
01
sınıflandırmak, kategorize etmek
to assign someone or something into a particular group or category based on shared characteristics or criteria
Transitive: to class diverse items
Örnekler
The biologist classes organisms into different species based on their genetic traits and physical features.
Biyolog, organizmaları genetik özelliklerine ve fiziksel özelliklerine göre farklı türlere sınıflandırır.
The teacher frequently classes students based on their academic performance.
Öğretmen, öğrencileri sık sık akademik performanslarına göre sınıflandırır.
Leksikal Ağaç
classic
classical
classic
class
