chronically
01
kronik olarak
(with reference to illness) in a way that develops slowly and persists over a long duration
Örnekler
He was chronically fatigued due to his autoimmune disorder.
Otoimmün bozukluğu nedeniyle kronik olarak yorgundu.
The child was chronically dependent on medication to manage his symptoms.
Çocuk, semptomlarını yönetmek için kronik olarak ilaçlara bağımlıydı.
1.1
kronik olarak, sürekli olarak
in a constant or long-lasting way, often with negative effects
Örnekler
That department is chronically disorganized and always behind schedule.
Bu bölüm kronik olarak dağınık ve her zaman programın gerisinde.
He arrives late chronically, no matter the occasion.
Ne olursa olsun, kronik olarak geç kalıyor.



























