aesthetic
01
estetik
relating to the enjoyment or appreciation of beauty or art, especially visual art
Örnekler
She has a great aesthetic sense when it comes to interior design.
İç tasarım söz konusu olduğunda harika bir estetik anlayışı var.
She believed the sculpture 's meaning should be secondary to its aesthetic form and composition.
Heykelin anlamının, estetik formuna ve kompozisyonuna ikincil olması gerektiğine inanıyordu.
02
sanatsal
possessing beauty or pleasing qualities
Örnekler
The new car 's design is both functional and aesthetic.
Yeni arabanın tasarımı hem işlevsel hem de estetik.
The scenic overlook provided aesthetic views of the mountain valley below.
Manzara seyir noktası, aşağıdaki dağ vadisinin estetik manzaralarını sunuyordu.
Aesthetic
01
estetik, estetik kuramı
a philosophical theory or system concerning what is beautiful or artistically valuable
Örnekler
Romanticism developed its own aesthetic rooted in emotion and nature.
Romantizm, duygu ve doğaya dayanan kendi estetiğini geliştirdi.
The artist 's work reflects a surrealist aesthetic.
Sanatçının çalışması sürrealist bir estetik yansıtır.
Leksikal Ağaç
inaesthetic
unaesthetic
aesthetic
aesthete
