bruising
01
şiddetli, etkileyici
brutally forceful and compelling
02
zarar verici
causing physical or mental harm or injury
Örnekler
The bruising athlete played through the pain, showing determination.
Yaralı atlet, acıya rağmen oynayarak kararlılık gösterdi.
His bruising words during the argument left a lasting emotional scar on their relationship.
Tartışma sırasındaki incitici sözleri, ilişkilerinde kalıcı bir duygusal yara bıraktı.
Leksikal Ağaç
bruising
bruise



























