to bring back
[phrase form: bring]
01
geri getirmek
to make something or someone return or be returned to a particular place or condition
Örnekler
The successful campaign brought back customers.
Başarılı kampanya müşterileri geri getirdi.
He decided to bring back the vintage car to its former glory.
Vintage arabayı eski ihtişamına döndürmeye karar verdi.
02
bilincine geri döndürmek, ayıltmak
to wake up from unconsciousness
Örnekler
The hiker was brought back after being found unconscious on the trail.
Yürüyüşçü, patikada bilinçsiz bulunduktan sonra kendine getirildi.
Immediate first aid helped bring the injured cyclist back.
Acil ilk yardım, yaralı bisikletçiyi kendine getirmeye yardımcı oldu.
03
hatırlatmak, geri getirmek
to make someone remember something from the past
Örnekler
The familiar tune brought back memories of carefree summer days.
Tanıdık melodi, kaygısız yaz günlerinin anılarını geri getirdi.
Memories of carefree summer days were brought back by the familiar tune.
Kaygısız yaz günlerinin anıları, tanıdık melodi tarafından geri getirildi.
04
geri getirmek, geri döndürmek
to return with a specific item or information
Örnekler
Do n't worry; I 'll bring back your charger from my place.
Endişelenme; şarj cihazını senin için geri getireceğim.
The explorer brought back rare artifacts from the expedition.
Kaşif, keşif gezisinden nadir eserler geri getirdi.
05
geri getirmek, yeniden canlandırmak
to reintroduce something old or forgotten, like a concept, idea, tradition, etc.
Örnekler
The community wants to bring back the annual festival.
Topluluk, yıllık festivali geri getirmek istiyor.
The museum plans to bring back an exhibit from the past.
Müze, geçmişten bir sergiyi geri getirmeyi planlıyor.
