to whinge
01
sızlanmak, yakınmak
to complain in a persistent and annoying manner
Dialect
British
Intransitive: to whinge about sth
Örnekler
Despite the pleasant weather, Mark continued to whinge about the lack of shade at the picnic.
Güzel havaya rağmen, Mark piknikte gölge eksikliği hakkında sızlanmaya devam etti.
Instead of enjoying the trip, Emily spent the entire car ride whinging about the uncomfortable seats.
Yolculuğun tadını çıkarmak yerine, Emily tüm araba yolculuğu boyunca rahatsız edici koltuklar hakkında sızlanarak geçirdi.
Whinge
01
şikayet, sızlanma
a small or petty complaint, often expressed in a whining tone
Dialect
British
Örnekler
Her whinge was about the food being too cold.
Her sızlanması yemeğin çok soğuk olmasıyla ilgiliydi.
He had a little whinge about the long queue.
Uzun kuyruk hakkında küçük bir sızlanma yaptı.



























