
Ara
on top of
01
üzerine, yanında
denoting the inclusion of something extra alongside existing tasks, responsibilities, or obligations
Example
On top of her full-time job, she is also pursuing a master's degree.
Tam zamanlı işinin yanı sıra, aynı zamanda yüksek lisans yapıyor.
She had to work late hours on top of her regular shifts.
Normal vardiyalarının üzerine geç saatlere çalışmak zorunda kaldı.
02
üstünde, üzerinde
positioned on the upper surface of something
Example
The keys were on top of the desk.
Anahtarlar masanın üzerinde.
The book was on top of the shelf.
Kitap rafın üstünde.
03
üzerinde, üstünde
in a position of control, authority, or mastery
Example
The CEO is on top of the company's operations.
CEO şirketin operasyonlarının üzerindedir.
She 's on top of her work, managing the team efficiently.
O, işinin üzerinde, takımı verimli bir şekilde yönetiyor.

Yakın Kelimeler