Boundary
01
sınır, had
a limit that defines distinctions or separations between particular elements, such as ideas, cultures, or rules
Örnekler
Setting clear boundaries is essential for maintaining healthy relationships and respecting individual autonomy.
In therapy, clients often explore their personal boundaries and learn to assert them in various situations.
02
sınır
a dividing line, marker, or limit that separates one geographic area, property, or physical space from another
Örnekler
The ball bounced just inside the boundary for a match‑saving four.
Top, maçı kurtaran bir dörtlük için tam sınır içinde sekti.
The old stone wall marked the boundary between the two farms.
Eski taş duvar, iki çiftlik arasındaki sınırı işaret ediyordu.
03
sınır, hudut
(cricket) the scoring of four or six runs by hitting the ball to or over the designated outer edge of the field
Örnekler
She hit a powerful shot over the bowler 's head for a boundary.
O, topu atıcının kafasının üzerinden güçlü bir vuruşla boundary yaptı.
His powerful shot sailed over the fielder 's head, securing a boundary for his team.
Güçlü vuruşu saha oyuncusunun kafasının üzerinden geçerek takımına bir boundary kazandırdı.
