actively
01
etkin bir şekilde
in a way that involves effort and participation rather than being passive
Örnekler
The company is actively hiring new staff in all departments.
Şirket, tüm departmanlarda aktif olarak yeni personel alımı yapıyor.
She actively supports community initiatives focused on education.
O, eğitime odaklanan topluluk girişimlerini aktif olarak destekliyor.
02
aktif olarak, etkin bir şekilde
in a way that includes physical movement or bodily effort
Örnekler
She tries to live actively by walking everywhere instead of driving.
O, araba kullanmak yerine her yere yürüyerek aktif bir şekilde yaşamaya çalışıyor.
The kids played actively in the snow all afternoon.
Çocuklar bütün öğleden sonra karda aktif bir şekilde oynadılar.
Leksikal Ağaç
proactively
actively
active
act



























