to lie before
[phrase form: lie]
01
önünde uzanmak, önünde durmak
to exist or occur in the future
Örnekler
A lifetime of opportunities lay before the young graduate, filled with the promise of new experiences and personal growth.
Genç mezunun önünde bir ömür boyu fırsat yer alıyor, yeni deneyimler ve kişisel gelişim vaadiyle dolu.
The company faced a challenging period with many uncertainties lying before it.
Şirket, önünde birçok belirsizlik bulunan zorlu bir dönemle karşı karşıya kaldı.
to lie before somebody
01
to surrender oneself to the mercy or control of another
IdiomÖrnekler
The heartbroken lover lay before their beloved, pouring out their soul in despair.
I lie before you today, humbled and desperate, begging for your assistance.
