to knock together
[phrase form: knock]
01
inşa edivermek
to make something quickly and carelessly
Örnekler
The carpenter is knocking together a new shed for the garden.
Marangoz bahçe için yeni bir kulübe çabucak yapıyor.
He knocked a makeshift tent together out of branches and leaves to protect himself from the rain.
Kendini yağmurdan korumak için dallar ve yapraklardan aceleyle bir araya getirdiği bir çadır yaptı.
02
birleştirmek, aradaki duvarı yıkmak
to combine two spaces into one by removing the dividing wall
Dialect
British
BritishÖrnekler
The couple knocked together the kitchen and dining room to create a more open and spacious space.
Çift, daha açık ve geniş bir alan yaratmak için mutfak ve yemek odasını birleştirdi.
The city is planning to knock two abandoned buildings together to create a new community center.
Şehir, yeni bir toplum merkezi oluşturmak için iki terk edilmiş binayı birleştirmeyi planlıyor.
