to turn against
[phrase form: turn]
01
karşı çıkmak, düşman olmak
to develop opposition or hostility toward something or someone once supported or favored
Transitive: to turn against sb/sth
Örnekler
He turned against the company's leadership when decisions started affecting job security.
Kararlar iş güvenliğini etkilemeye başladığında şirketin yönetimine karşı döndü.
The citizens turned against the government after a controversial decision on public services.
Vatandaşlar, kamu hizmetleri hakkında tartışmalı bir karardan sonra hükümete karşı döndü.
02
karşı çevirmek, aleyhine döndürmek
to make it so that the partnership, relationship, or others' perception toward a person or group is damaged or terminated
Ditransitive: to turn against sb sb/sth
Örnekler
She turned her supporters against the political party with her public criticism.
Halka açık eleştirileriyle destekçilerini siyasi partiye karşı çevirdi.
The influential leader turned his followers against the proposed legislation through persuasive arguments.
Etkili lider, ikna edici argümanlarla takipçilerini önerilen mevzuata karşı çevirdi.
