to gun for
[phrase form: gun]
01
hedeflemek, aktif olarak peşinde koşmak
to actively and determinedly pursue a specific goal
Örnekler
He 's gunning for a promotion at work and is working hard to impress his superiors.
O, iş yerinde bir terfi için çabalıyor ve üstlerini etkilemek için çok çalışıyor.
The team is gunning for victory in the championship match.
Takım şampiyonluk maçında zafer peşinde.
02
birine zarar vermeye çalışmak, birinin peşine düşmek
to actively seek to harm or cause trouble for someone
Örnekler
Ever since their argument, he 's been gunning for her, spreading rumors and trying to get her in trouble at work.
Tartışmalarından bu yana, ona kumpas kuruyor, dedikodular yayıyor ve onu işte başını belaya sokmaya çalışıyor.
The competitor is gunning for our company, attempting to steal our clients and damage our reputation.
Rakip, müşterilerimizi çalmaya ve itibarımıza zarar vermeye çalışarak şirketimizi hedef alıyor.



























