Windfall
01
beklenmedik kazanç, umulmadık fırsat
an unexpected event that brings financial gain or good fortune
Örnekler
Winning the lottery was a windfall.
Piyangoyu kazanmak bir beklenmedik kazanç oldu.
The company received a tax windfall after new legislation passed.
Şirket, yeni mevzuatın geçmesinden sonra bir vergi rüyası aldı.
02
doğal olarak düşmüş meyve, ağaçtan düşmüş meyve
fruit that has naturally fallen from a tree
Örnekler
They collected windfalls from the orchard to make cider.
Elmadan şarap yapmak için bahçeden düşmüş meyveleri topladılar.
Children gathered windfalls under the plum trees.
Çocuklar erik ağaçlarının altında düşmüş meyveleri topladı.



























