Water
01
su
a liquid with no smell, taste, or color, that falls from the sky as rain, and is used for washing, cooking, drinking, etc.
Örnekler
I accidentally spilled water on my laptop, and now it wo n't turn on.
Yanlışlıkla dizüstü bilgisayarıma su döktüm ve şimdi açılmıyor.
I feel thirsty and need a sip of water.
Susadım ve bir yudum suya ihtiyacım var.
1.1
su, su kaynağı
a facility that provides a source of water
1.2
su, su kütlesi
the part of the earth's surface covered with water (such as a river or lake or ocean)
1.3
idrar, su
liquid excretory product
1.4
su
once thought to be one of four elements composing the universe (Empedocles)
02
su
binary compound that occurs at room temperature as a clear colorless odorless tasteless liquid; freezes into ice below 0 degrees centigrade and boils above 100 degrees centigrade; widely used as a solvent
to water
01
sulamak
to pour water on the ground to make plants grow in it
Transitive: to water plants or the ground
Örnekler
After planting the seeds, be sure to water them regularly.
Tohumları ektikten sonra, düzenli olarak sulamayı unutmayın.
Every morning, she goes out to water her vegetable garden.
Her sabah, sebze bahçesini sulamak için dışarı çıkar.
02
ağzının suyu akmak, salya üretmek
(of the mouth) to produce saliva, usually triggered by the sight or smell of delicious food
Intransitive
Örnekler
His mouth watered as he smelled the fresh bread baking in the oven.
Fırında pişen taze ekmeğin kokusunu alınca ağzı sulandı.
The sight of the juicy steak made her mouth water.
Sulu bifteğin görüntüsü onun ağzının sulanmasına neden oldu.
03
su vermek, içirmek
to provide an animal with water to drink
Transitive: to water an animal
Örnekler
She watered the horses before they went out to the pasture.
O, atların otlağa çıkmadan önce onları suladı.
He made sure to water the dog after their long walk.
Uzun yürüyüşlerinden sonra köpeğe su vermeyi unutmadı.
04
gözleri dolmak, ağlamak
(of eyes) to become moist or filled with tears
Intransitive
Örnekler
Her eyes watered as the strong wind blew in her face.
Güçlü rüzgar yüzüne vururken gözleri sulanmaya başladı.
The emotional movie made his eyes water.
Duygusal film, gözlerinin dolmasına neden oldu.
Leksikal Ağaç
waterless
watery
water
