visual
01
görsel
related to sight or vision
Örnekler
The doctor performed a visual examination of the patient's eyes.
Doktor, hastanın gözlerine görsel bir muayene yaptı.
Visual aids such as charts and diagrams can enhance learning in classrooms.
Grafikler ve diyagramlar gibi görsel yardımcılar, sınıflarda öğrenmeyi artırabilir.
02
görünür, görsel
visible
Örnekler
The stain on the wall was clearly visual from across the room.
Changes in the landscape became visual after the storm.
Visual
01
görsel
something that is perceived by sight, such as an image, graphic, or representation that can be seen or observed
Örnekler
The presentation included several visuals to help illustrate the key points.
Sunum, ana noktaları göstermeye yardımcı olmak için birkaç görsel içeriyordu.
As an artist, she creates stunning visuals that captivate the audience.
Bir sanatçı olarak, izleyiciyi büyüleyen çarpıcı görseller yaratıyor.
02
görseller, görsel unsurlar
(in the plural) the aesthetic or artistic elements of a music video, stage performance, or other media
SlangÖrnekler
The visuals in that MV were insane.
O müzik videosundaki görseller inanılmazdı.
She always delivers stunning visuals with her performances.
O, performanslarıyla her zaman çarpıcı görseller sunar.
Leksikal Ağaç
nonvisual
visualize
visually
visual
vision
