to vaticinate
01
tahmin etmek, kehanette bulunmak
to predict future events
Transitive: to vaticinate future events
Örnekler
The ancient seer was believed to vaticinate important events through visions.
Eski kâhinin, vizyonlar aracılığıyla önemli olayları kehanet ettiği düşünülüyordu.
She claimed to vaticinate the outcome of political elections with surprising accuracy.
Siyasi seçimlerin sonucunu şaşırtıcı bir doğrulukla tahmin ettiğini iddia etti.
Leksikal Ağaç
vaticination
vaticinator
vaticinate
vatic



























