tasteless
Örnekler
The tasteless crackers were disappointing, lacking any discernible flavor.
Tatsız krakerler hayal kırıklığı yarattı, hiçbir belirgin lezzet içermiyordu.
The tasteless tofu dish failed to impress even the most adventurous eaters at the party.
Tatsız tofu yemeği, partideki en maceracı yiyicileri bile etkilemeyi başaramadı.
02
zevksiz, uygunsuz
inappropriate or offensive in a way that lacks sensitivity or respect
Örnekler
His joke about the tragedy was tasteless and left everyone feeling uncomfortable.
Trajedi hakkındaki şakası tatsız idi ve herkesi rahatsız hissettirdi.
The ad campaign was criticized for its tasteless use of a serious issue to sell products.
Reklam kampanyası, ürün satmak için ciddi bir konuyu kaba bir şekilde kullanması nedeniyle eleştirildi.
Örnekler
The painting was criticized as tasteless, with bland colors and uninspired design.
Tablo, tatsız olarak eleştirildi, soluk renkleri ve ilhamsız tasarımıyla.
The movie 's plot was tasteless, with no surprising twists or engaging elements.
Filmin konusu tatsızdı, şaşırtıcı dönüşler veya ilgi çekici unsurlar yoktu.
Leksikal Ağaç
tastelessly
tastelessness
tasteless
taste
