to stretch out
[phrase form: stretch]
01
germek, uzatmak
to extend something to its full extent
Örnekler
She stretched the rope out to its maximum length to secure the boat.
O, botu sabitlemek için ipi maksimum uzunluğuna kadar gerdi.
Please stretch out the measuring tape and let me know how long the table is.
Lütfen mezura uzatın ve masanın ne kadar uzun olduğunu bana söyleyin.
02
gerinmek, uzanmak
to extend the body to relax
Örnekler
After a long day at work, she loves to stretch out on the sofa and unwind.
Uzun bir iş gününden sonra, kanepede uzanmayı ve rahatlamayı sever.
The cat stretched out on the windowsill, enjoying the warmth of the sunlight.
Kedi, güneş ışığının sıcaklığının keyfini çıkararak pencere eşiğinde gerindi.
03
uzanmak, yayılmak
(of an area or land) to extend over a significant distance
Örnekler
The mountain range stretches out across multiple states.
Dağ sırası birden fazla eyalete uzanır.
The farmland stretches out as far as the eye can see.
Tarım arazileri göz alabildiğine uzanan.
