to squelch
01
çamurda yürümek, balçıkta yürümek
walk through mud or mire
02
ezmek, şiddetle sıkıştırmak
to compress with violence, out of natural shape or condition
03
ezmek
to forcefully bring the development or growth of something that is troubling to an end
Örnekler
The manager squelched the rumors effectively by issuing a clear statement.
Yönetici, net bir açıklama yayınlayarak söylentileri etkili bir şekilde bastırdı.
She is working to squelch the growing dissatisfaction among the team.
O, ekibin artan hoşnutsuzluğunu bastırmak için çalışıyor.
04
emme sesi çıkarmak, vakum sesi yapmak
make a sucking sound
Squelch
01
gürültü kesme devresi, sessizleştirme devresi
an electric circuit that cuts off a receiver when the signal becomes weaker than the noise
02
ezici bir söz, ağır bir eleştiri
a crushing remark
Leksikal Ağaç
squelched
squelcher
squelch
