to snort
01
homurdamak
(of an animal) to make a sudden rough sound by exhaling hard through the nose as a sign of excitement or agitation
Intransitive
Örnekler
The dog snorted in excitement when it saw its favorite toy.
Köpek, en sevdiği oyuncağını gördüğünde heyecanla homurdandı.
The pig is currently snorting happily in the mud.
Domuz şu anda çamurun içinde mutlu bir şekilde homurdanıyor.
02
burun çekmek, homurdanmak
to produce a sudden, explosive sound through the nose to show contempt, mockery, or irritation
Intransitive
Örnekler
He snorted in disbelief at the absurdity of the proposal.
Önerinin saçmalığı karşısında inanmazlıkla burun çekti.
When he saw the terrible performance, he could n't help but snort in derision.
Korkunç performansı gördüğünde, alaycı bir şekilde burun çekmekten kendini alamadı.
03
koklamak, çekmek
to inhale a powdered substance, especially an illegal drug, through the nose
Transitive: to snort drugs
Örnekler
He was caught trying to snort cocaine at the party.
Partide kokain çekmeye çalışırken yakalandı.
The suspect admitted to snorting drugs in the alley behind the club.
Şüpheli, kulübün arkasındaki sokakta uyuşturucu çektiğini itiraf etti.
04
kokain çekmek
to inhale a drug through the nose, typically in powdered form
Intransitive
Örnekler
He was known to snort at parties, despite warnings from his friends.
Arkadaşlarının uyarılarına rağmen partilerde kokain çektiği biliniyordu.
They went into the back room to snort in private.
Özel olarak çekmek için arka odaya gittiler.
Snort
01
homurtu
(of an animal) a sudden rough sound made through the nose, especially when excited or afraid
02
alaycı kahkaha, küçümseyen gülüş
a disrespectful laugh
Leksikal Ağaç
snorter
snorting
snort
